Sizce doğanın sesi mi yoksa paranın sesi mi?

Ne diyorlar, para ve su sesi kulağa hoş geliyor. Bu iki ses aynı mı yoksa biri diğerinden daha mı iyi? Çok yakın bir zamanda, sadece iki ay önce, dünyadaki birçok insan paranın kulağa daha hoş geldiğini söyledi, şimdi ne diyorlar bilmiyorum. Sormak zorundasın. Doğanın sesi mi yoksa paranın sesi mi? Bence en güzeli dünyanın en güzel su seslerini para sesiyle yaşatmaya çalışmak, su sesini koruyup yeniden üretmek. Çünkü su varsa doğa vardır, bereket vardır, hayat vardır, üretim vardır, iş vardır, işleyen ekonomi vardır, refah vardır. Şimdi bir göz atalım.

Sizce doğanın sesi mi yoksa paranın sesi mi?

Madeni paranın rengi şimdiye kadar dolardan türetilen yeşil olarak adlandırıldı. Şimdi de ''Yeşil paranın rengidir'' deniyor. Ama farklı bir algı ile. Bu durumda çok basit bir önermede bulunursak; Paranın rengi yeşildir. Yeşil doğanın rengidir ama doğa paradır diyebilir miyiz?

Yeşil Ekonomi, Yeşil Tahvil, Yeşil Bankacılık, Yeşil Ekonomi Enstitüsü, Yeşil Geri Dönüşüm gibi tanımlar ve kurumsal başlıklarla karşılaşırsak paranın yolunun doğadan geçmeye başladığı bir sürece giriyoruz. Çevresel riskleri ve ekolojik kıtlığı azaltmayı, çevreye zarar vermeden sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen bir ekonomi olarak tanımlanan “Yeşil Ekonomi” son dönemde hayatımıza girdi. Artık bu olguyla yaşayacağız.

İçinde bulunduğumuz dönem için pek çok kişinin kullandığı cümleler kurmak istemiyorum. İçlerinde pek çok klişe ve ezberlenmiş cümleler var. Önümüzdeki dönemde ne olacağı önümüzdeki dönemde yaşanacaklarla ortaya çıkacak çünkü benim anladığım hiç kimse bu konuda henüz net bir bilimsel cevap veremiyor.

Benim anladığım şu: 7,8 milyarlık dünya nüfusunun tamamı bu süreçten doğrudan veya dolaylı olarak etkilenecek. Olumsuz etkileri minimumda tutmaya çalışıyoruz. Yeni Normal olarak tanımlanan dönem yaklaşıyor, dolayısıyla değişim kalıcı hale geliyor. Hangi değişiklikler kalıcı olacak veya bizi başka hangi değişiklikler bekliyor?

Hepsini filmin oyuncuları olarak deneyimleyip öğreneceğiz. Öğrenmenin farklı yolları var elbette en pahalısı yaşayarak öğrenmek ama en kalıcısı bu! Zordur, oyunu bozar.

Cari dönem mali tablolarına gelince;

Öncelikle zaman zaman ekonomik sıkıntıların yaşandığını biliyoruz. Ancak reel sektör sorunlarının yayılmayıp finans sektörüne sıçradığı dönemleri de hatırlayalım. Güçlü bir finansal sistem reel sektörü ayakta tutmaktadır. Kriz yaşamış ve yönetmiş eski bir bankacı ve girişimci olarak, ''olumlu ile gerçekçinin karıştırılmaması gerektiğini'', kriz yönetiminin daha önceki kriz yönetimi deneyimiyle birlikte yürümesi gerektiğini düşünüyorum. Ezberlemeyle değil, deneyimlenen bilgiyle süreç kontrol edilebilir ve aşılabilir.

Şanslıyız ki ülkemiz çok güçlü bir finansal sisteme sahip ve bu döneme likit bir yapıyla girdiler. Aynı şekilde şubesiz bankacılığı en iyi uygulayan ülkelerden biriyiz. Hatta finans sektörü yetkililerimiz de bu konuda bilgilerini paylaştılar.

Bu nedenle ödemeler dengesi süreci devam ediyor. Öte yandan İngiltere merkezli Açık Bankacılık (Açık Bankacılık) operasyonu hayatımızı daha da kolaylaştıracak. Finans sektörü bir süredir dijitalleşmeye odaklanıyor. Ancak bu durum işsizlik endişelerini artırmamalı; Büyük bir bankanın üst düzey bir yetkilisi, "Dijitalleşme yoluyla insanları işten çıkarmayacağız, çalışanlarımızı masa başı çalışma yerine aktif müşteri çalışmalarına yönlendireceğiz" dedi. İnsan kaynakları her zaman en önemli kaynaktır.

Nitekim bunu, online satış ve dağıtım kanalı şirketlerinin çok fazla personel istihdam ettiği COVİD-19 döneminde de yaşadık. Elbette bu durumda mavi yakalı ve beyaz yakalı işgücünü analiz etmek ayrı bir başlık ve uzmanlık alanı gerektiriyor.

Elimizdeki bir diğer somut veri ise;

Artık finans sektörü Yeşil Tahvil dediğimiz mekanizma üzerinden fon sağlamaya başlayacak. Nitekim Yeşil Tahvil ihraç eden finans kurumlarımız zaten var. Bunun gibi; İhracat gelirlerinin bir kısmı veya tamamı ile yeni ve/veya mevcut yeşil ve sosyal alanlara olumlu etki yapacak projelerin finansmanı veya refinansmanı mümkün olacaktır. Yeşil Tahviller, hızla büyüyen iklim risklerinin yönetilmesinde etkin ve şeffaf bir araç olma işlevine sahip olması nedeniyle, son yıllarda yeşil finansman akışlarını destekleyen finansal ürün geliştirme inovasyonu açısından önemli bir yere sahip olan öykülerden biridir. Teknik ve çevresel kriterler açısından doğayla uyumlu, şeffaf raporlama yapabilen projelerin finansmanına öncelik veren finans kuruluşları, reel sektöre daha avantajlı kaynak (faiz, vade vb.) sağlamaktadır.

Buradan baktığımızda yine doğa bizi koruyor. Biz onu koruyan bir yatırım yaptığımızda maliyeti de bizi koruyor. Herkes kazanmıyor mu?

Yeni dünya düzenini kim, hangi çerçevede tasarlayacak göreceğiz. Ancak tek gerçek şu ki, yeni dünya düzeninin rengi çok iyi bildiğimiz "Yeşil" olacak! İyi akort eden kazanır.

Web Sitesi: https://yesilekonomi.com/

Daha yeni Daha eski